Site İçi Arama


Keyfi Mola

Gün arası eğlence!

Jan

16


otizm

OTİZM

Otizm kelime olarak yunanca ‘Autos’ kendi veya kendine dönük anlamına gelmektedir.
İletişim ve sosyal beceriler alanlarında yetersizlik olarak, sözel, sözel olmayan iletişim ve dil gelişimini içeren yaygın gelişimsel bozukluk olarak kabul edilmektedir. Dünyada ilk olarak 1943 yılında Amerikalı çocuk psikiyatrisi Leo Kanner tarafından ‘erken çocukluk otizmi’ olarak adlandırmıştır.
Otizm;
– Erken dönemde başlıyor ( üç yaş öncesi) ve yaşam boyu devam eden bir özürlülük,
– Sosyal beceriler ( güçlük), dil gelişimi ( iletişimde güçlük) ve davranış alanında ( sinirli ilgi, yineleyici ve rutin davranışlar) uygun gelişmeme ve kayıp.
Otizm birçok alanı etkiler ve süreğen işlevsel bozukluktur.
Otizm bir hastalık değil, bir gelişimsel bozukluktur.
Görülme olasılığı 1000 çocukta 1 kadardır.
Erkek çocuklarda kız çocuklara oranla 4 kat daha fazla görülmektedir.
Otizmin kaynağı psikolojik değil nörolojiktir.
Aile geliri, yaşam tarzı ve eğitim seviyesi otizme yakalanma şansını etkilemez.
Hiçbir etnik grup ve sosyal sınıf gözetmez.

Otizmin Nedenleri

Yaygın gelişim bozukluğu olan bu sürecin nedenleri konusunda birçok varsayım öne sürülmektedir. Neden üzerine araştırmalar devam etmektedir.
Ailesel Faktörler: Ailelerle yapılan araştıralar sonucunda; normal çocuğu olan ailelerle, otistik çocuğa sahip aileler karşılaştırılmış, ancak çocuk yetiştirme becerisi konusunda anlamlı bir fark bulunamamıştır.
Organik- Nöro biyolojik- Biyolojik Anormallikler: %25’ inde frajil ( Kırılgan x) sendromu adıyla bir hastalığın, %1- %3’ünde tüberoz skleroz ( iyi huylu urlar, nöbetler, görme kusurları ve zekâ geriliği ile tanımlanan otozomal baskın kalıtsal bir hastalık) adıyla tanımlanan genetik hastalıkların yol açtığı düşünülmektedir.
Araştırmalar otistiklerin beyin hücrelerinin tuhaf bir şekilde çalıştığını göstermektedir. Beyin hücreleri arasında mesajları taşıyan kimyasal ileticilerin aşırı veya eksik olduğu düşünülmektedir.
Bazı ipuçları genetik nedenlere bağlı olduğunu ve bu nedenler doğrultusunda beyindeki bazı kimyasal yapılardaki dengenin bozulduğunu varsaymakta ve bu varsayım üzerinde çalışmaktadırlar.
Başka bir teoride ise anne rahminde çocuğun beyninin oluşma safhasında yani 3. ve 6. aylar arasında bir farklı gelişim ortaya çıktığın tahmin edilmektedir.
Normal çocuklarla yapılan karşılaştırma çalışmalarında otistiklerin daha fazla doğumdan hemen önce ve doğumdan sonra komplikasyalar yaşadığı saptamıştır.

Otistik çocuklar ip atlama, dans, yüzme, merdiven çıkma gibi büyük kas becerilerin kullanılmasını gerektiren bazı hareketleri taklit etme yetilerinin çok az ya da hiç olmamasına bağlı olarak daha geç öğrendikleri gözlenmektedir. Kâğıt kesme, kutu içine küp atma ve ipe boncuk dizme gibi küçük kas becerileri de oldukça zayıftır.
Otistik çocukların hayal güçleri yoktur.
Otistik çocuklarda ekoli görülebilmektedir.( duyduğu sözcükleri tekrar etme)
Evet- hayır kelimelerin kullanımında güçlük çekerler. Önce hayır kelimesini daha sonra evet kelimesini öğrenirler. Hayır, kelimesini öğrenmeleri bazen 8- 9 bazen ileri yaşlarda görülebilir.
Otistik çocuklarda kendine zarar veren davranışlar görülebilir. ( Saçını çekme, ısırma, yüzünü tırmalama)
Tek tip vücut hareketleri görülebilir.( Kendi etrafında dönme, öne arkaya sallanma, parmaklarıyla havada şekil çizme)
Duruma uygun olamayan tepkiler verirler.( Nedensiz ağlama ve gülmeler, çocuğu anne baba cezalandırdığı zaman gülme tepkisi vermesi gibi)

Otizm tanısı almış çocukların %70’ inde zekâ problemi bulunmaktadır. Otistik çocukların %10-15’inde normal ve normalüstü zekâya %25–35 sınır veya hafifi zihinsel engele ortalama %50’ si ağır zihinsel engele sahiptir.
Otistik tanısı olan bireylerin 2/3’ünde hayat boyu bir diğerinin bakımına ve desteğine ihtiyaç duyar. 1/3’ü kendine yetebilen ihtiyaçlarını karşılayan erişkinler olduğu görülür.
Erken müdahale edilen vakaların %4’ü normalden ayırt edilemeyecek kadar iyileşebilir. %11’i bazı davranış sorunları olsa da iyi gelişimler görülmüştür.
Erken tanı 2,5- 3 yaşlarında konulabilmektedir.
Göz kontağı kuramazlar. Gözlerinize baksalar bile kısa sürelidir veya sizden uzaklara bakıyorlarmış gibidirler.
Bazıları sıcak, soğuk veya herhangi bir acıya karşı oldukça duyarsızdır.
Otistik çocukların çoğu suyla oynamayı ve otomobille gezmeyi severler.

Otistik Çocukların Genel Özellikleri

– Otistik çocukların çoğu tehlikenin farkında değildir.
– Sözcüklerin mecaz anlamlarını anlamada yetersizdirler ve atasözlerini anlamada güçlük çekerler.
– Zıt anlamlı kelimeleri farklı telaffuz ederler ( sıcak- sıcaksız, soğuk- soğuksuz)
– Bazı seslere karşı aşırı duyarlılık gösterirler. ( sevme- korkma)
– Geçmişi ve şimdiyi karıştırma buna bağlı olarak anlamsız gülme ve ağlamalar ( zaman üzüntü ve sevincini köreltmez, geçmiş olayı şimdi oluyormuş gibi hatırlar)
– Zamirleri karıştırırlar.( kendisinden ‘o’ diye söz etmesi gibi)
– Otistik çocuklar hiç beklenmedik zihinsel güçleri bazen gösterebilmekte nasıl işlediğini anlayamadığımız mekanizma ile çok karmaşık bir sözcüğü telaffuz edebilmekte, hiç konuşmayanlar bile bir veya birkaç kez çok anlamlı kendiliğinden bir cümle söyleyebilir.
– Her otistik çocuk farklıdır ve bireysel tedavi programları geliştirilmelidir.
– Kendi başlarına bir şeyler yapmayı tercih ederler.
– Aynı şeyleri yapmayı tercih ederler.
– Araba plakaları veya benzer nitelikte bilgiler fark ederler.
– Sayılar, tarihler, telefon numaraları, günleri akıllarında kolay tutarlar.
– Toplumsallık gerektiren ortamlarda zorluk çekerler.
– Başkalarının fark etmediği ayrıntıları fark ederler.
– İnsanlardan çok nesnelere eğilim gösterirler.
– Sohbetten hoşlanmazlar.
– Yeni arkadaşlıklar edinmekte zorlanırlar.
– Günlük yaşam düzeni bozulursa hayal kırıklığına uğrarlar.
– Taklit gerektiren oyunları oynamada zorlu çekerler.
– İnsan yüzüne ve çevrelerindeki birçok nesneye bakmamalarına karşın hareket eden, dönen ya da parlak olan bazı nesnelere çok uzun bakabildikleri, bazılarının zaman zaman ışıktan rahatsız oldukları hatta karanlık bir odada daha rahat ettikleri görülebilmektedir.
– Kucağa alınma ve biri tarafından dokunulmaya aşırı tepki verebilirler.
– Ellerine yeni bir nesne verildiğinde koklayarak, yalayarak ve parmaklarının üzerinde gezdirerek tanımaya ve keşfetmeye çalıştıkları gözlenebilir.
– Masallara hayali kahramanlara ilgisizdirler. İlgi alanları sığdır. Örneğin televizyonda sadece reklâmları ve müzik kliplerini izlerler ya da aynı şarkıyı bıkmaksızın uzun süre dinleyebilirler.
– Kıyafetlerini uygun sırayla giymeyebilirler. Örneğin kazağın üstüne gömleğini giymeye çalışabilirler.
– Nesnelere bağlanabilirler. Gazoz kapağı, lastik, şişeler, deterjan kutuları, tokalar vb.

Otizmin Tanılanması

Otizmde tanı kriteri olarak DSM_IV_R ölçütü geliştirilmiştir. ( Amerikan Psikiyatri Derneği) Otizm teşhisinin konulabilmesi için çocukta; A grubunda en az 2, B grubunda en az 1,C grubundan en az 1 özellik gözlenmelidir.

A) Sosyal Etkileşimde Yetersizlik

1- Çevresindeki bireylerin farkında olmama.
2- Göz kontağı kuramama.( Delip geçen bakışlar, boş bakışlar)
3- Arkadaşlık ilişkilerinde yetersizlik.
4- Neşesini, başarısını, ilginç bulduğu şeyleri içinden gelerek paylaşma dürtüsünden yoksun olmak.( örneğin ilginç bulduğu şeyleri parmağıyla gösterme, getirme ve belirtme eksikliği. Sosyal oyun davranışının yetersizliği ya da hiç olmaması)
5- Taklit davranışının az ya da hiç olmaması.
6- Kendisinin rahat ve güvenli olabileceği ortamı seçme becerisinin olmaması.

B) Dil, İletişim ve Sembolik Gelişim

1- Karşılıklı iletişimin olmaması.
2- Sözel olmayan normal dışı iletişimin kurulması.
3- Lisanı basmakalıp ve tekrarlarla kullanması ve ya kendine özgü bir dil olması.
4- Konuşmada gecikme ve ya sınırlı sözcükler.
5- Konuşmanın içeriği ve şeklinde normalden farklılık.

C) İlgilerinin ve İlgilenilen Etkinliklerin Sınırlı Sayıda Olması

1- İlginin son derece sınırlı olması
2- Günlük yaşamla ilgili alışkanlıkların değişimine karşı çıkma.
3- Çevredeki değişikliklere karşı tepki gösterme.
4- Nesnelerin ayrıntılarıyla ilgilenme.
5- Stereo tipik hareketler.

Otistik Çocukların Eğitiminin Genel Özellikleri

Otizmin tedavisi konusunda yapılan birçok çalışma sonucuna göre en iyi tedavinin özel eğitim olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle otistik çocukların eğitimine olabildiğince erken yaşta başlamak çok önemlidir.

* Otistik çocuklarda sinir sistemine giren uyarıcıların yorumu olabilmekte, işitebilmekte ve okuyabilmektedir. Ancak işittiklerini ve okuduklarını anlayamamaktadırlar. Dili algılamada bir nedenden dolayı yetersizlikleri bulunmaktadır. Dili algılayamadıkları için dikkatlerini konuşulana ve konuşan kişiye verememektedirler. Birisi konuşurken o kişinin yüzüne bakmamakta ve bunun sonucu olarak diğer insanlardan ve çevreden kopmaktadırlar. Diğer insanların yorumlarını sözel olarak alamadık arı için yüz ifadelerini de yorumlayamamaktadırlar. Dolayısıyla hem konuşma gelişmemekte hem de duygularını ifade etmeyi öğrenememektedirler. Bunun sonucu olarak kavramlar gelişmemektedir.
* Her otistik çocuğun özellikleri davranış sorunları ve öncelikleri farklıdır. Ayrıca değişik eğitsel terapilere her çocuğun yanıtı farklı olmaktadır. Bu nedenle hangi çocuğa ne tip bir program uygulanacağının belirlenmesi amacıyla önceden ayrıntılı değerlendirmeler yapılması gerekmektedir.
* Çocuğu yaşı, bilişsel yetilerinin düzeyi, dil düzeyi ve çocuğun sergilediği kişisel davranış profili belirlenmeli ve eğitim programı buna göre ayarlanmalıdır.
* Otistik çocukların eğitiminde kazandırılması amaçlanan; öğrenmeye hazırlık becerileri, öz bakım becerileri, dil ve konuşma beceriler, davranış sorunlarının azaltılması ve ailelerini eğitimidir.
* Öğrenmeye hazırlık becerileri kazandırma kapsamında uygun oturmanın, basit yönergelere uymasının öğretilmesi ve otistik çocuklar için göz göze gelmenin öğretilmesi gerekir. Göz göze gelmenin öğretilmesi için şunlar yapılabilir:
* Otistik birey size bakmadan bir şey isterse gözünüze bakmasını sağlamadan kesinlikle vermeyin.
* Çocuğun sevdiği bir oyuncağı kendi gözünüze yakın tutarak size bakmasını teşvik eder.
* Sıkınca ses çıkartan oyuncakları yüzünüze yakın tutarak ses çıkartın.
* Ce-ce oynayarak ilgisini çekin.
* Adını söyleyerek kucakta hoplatma yapın.
* Yüz hatlarını öne çıkartacak oyunlar oynayın.( Arabaya bindim düdüğüne bastım oyunu, pisem pisem kaymak mı yedin? Vb. oyunlar)

– Öz bakım becerilerini öğretiminde basitten karmaşığa bir yol izlenmelidir.
– Dil becerilerini kazandırılmasında alıcı dil ve ifade edici dili geliştirme, yansımalı konuşmayı azaltma yer almalıdır.

Bunlar için şu etkinlikler yapılabilir:

  • Sık sık konuşmak, yapılan eylemleri çocuğa anlatmak. Örneğim ‘şimdi yatağı düzeltiyorum ‘ gibi.
  • Konuşurken bol ve abartılı yüz ifadesi ve vücut hareketleri kullanın.
  • Kısa sorular sorun konuşurken basit ve kısa cümleler kurun.
  • Başlangıçta nesne resimlerini sonrasında eylem resimlerini içeren kart veya fotoğraflar göstererek anlatın.
  • Çocuğun uydurduğu kelimeleri, kullanmayın. Dikkatli ve doğru bir dil kullanmaya çalışın.

– Sosyal becerilerin öğretilmesi için; çocuğun arkadaş edinebileceği yerlere götürülmesi ve arkadaş oyunlarına katılımının sağlanması. Ayrıca çarşı ve pazara götürülerek dış çevre ile iletişim içinde olunması sağlanmalıdır.
Otistik çocukların eğitiminde uğraşacak kişiler hiçbir zaman ümitsizliğe kapılmamalı, otistik bireye bir şeyler öğreteceğine inanmalı, onlara sıcak ve yakın ilişkiler kurmalı ve sabırlı olmalıdır.

Otistik Bireye Sahip Ailelerin Kabul Etme Aşamaları

1- Reddetme:

· Şok
· Konan tanıya karşı duyarsız kalma.
· Konan tanıyı reddetme.
· Değişik çareler arama.
· Hatalı tanı konulduğunu ispatlama çabası içersine girme.

2- Bilinçli olarak durumun farkında olmak:

· Kızgınlık duymak
· Depresyon
· Acı ve ıstırap çekme.
· Hayal kırıklığı.
· Utanç duyma.
· Aşırı sorumluluk yüklenme.

3- Düşünce ve duygusal olarak kabullenme:

· Zamanını ve gücünü çocuğun eğitimi için harcama çabası gösterme.
· Çocuğuyla ilgili gerçek beklentilerini ortaya koyma.
· Çocuğun eğitimine yönelik çalışmaları, girişimleri arama ve uygun olanların savunuculuğunu yapmak.
· Gerekli merkez ve kişilerle işbirliği kurma çabaları gösterme.

Ailenin ve annenin duyduğu utanç, otistik sürecin daha da katlanmasına yol açar. Kendini iyice suçlu hisseden anne, ona bu duyguları yaşatan çocuğu ile çaresiz bir bilinç dışı çatışmaya düşer.

Kaynak : http://www.ogretiyorum.com/otizm

6 people like this post.

İlginizi çekebilecek diğer konular:

  1. Çocuk Gelişiminde Oyunun Yeri ve Oyuncak Seçimi
  2. Çocuklar İçin 10 Süper Yiyecek
  3. İlk Gebelik Belirtileri
  4. Kirli havayı bitkilerle temizleyebilirsiniz
  5. Evliliğinizin Terapiye İhtiyacı Var Mı?






Yorumlar