Site İçi Arama


Keyfi Mola

Gün arası eğlence!

Sağlık

Zayıflamak istediğiniz zaman, türlü türlü diyet listeleri, türlü türlü egzersizler denersiniz. Ama ne yaparsanız yapın bir türlü iştahınız kapanmıyorsa, sürekli kendinizi aç hissediyorsanız, o süreci kilo vermiş olarak tamamlamanız imkânsızdır.

Hâlbuki zayıflamak istediğinizde sizi acıktırmayacak, iştahınızı bastıracak besinlere diyet listenizde yer vermiş olsanız hem daha hızlı kilo verirsiniz hem de stres altına girmeden açlık krizleri geçirmeden diyet sürecinizi tamamlar ve sorunsuz, sağlıklı bir zayıflamaya kavuşmuş olursunuz.


Devamını okumak için tıklayınız

Hızla kilo almanıza neden olan besinlerden uzak durmanız kadar, yağ yakan besinleri de sık sık tüketmeniz hızla zayıflamanız için son derece faydalıdır. Yağ yakan besinleri tespit edip, diyet listenize bu yağ yakan yiyecekleri koyarsanız ve günlük olarak belli oranlarda düzenli olarak tüketirseniz kısa zamanda bir iki beden zayıflayabilirsiniz. Gün içinde ne kadar egzersiz, spor yaparsanız yapın veya bütün gün aç aç dolasanız bile zayıflayamıyorsanız, bir yerde mutlaka bir hata yapıyorsunuzdur. Bu hata da muhtemelen yağ yakan yiyecekleri tüketmiyor olusunuzdur. Gün içersinde kahvaltınız da dâhil olmak üzere her öğününüze yağ yakıcı besinleri koymalısınız. Peki, yağ yakımını hızlandıran ve sizi hızla zayıflatacak olan besinler hangileridir?


Devamını okumak için tıklayınız

Jan

11

20 ile 50 yaş arasında pekçok kişide görülen çok yaygın bir hastalıktır. Mide yanması yemekten önce, yemek esnasında veya yemekten iki üç saat sonra hissediliyor. Besinler, sindirim fonksiyonunun bir gereği olarak midede ilk değişikliklere uğrayarak bağırsaklara gönderilmek amacıyla hazırlanıyor. Mide bu fonksiyonunu yaparken iç yüzeyini kaplayan zarın alt kısmındaki salgı hücrelerini, besinlerin olması gereken değişimini sağlamak için uyarıyor. Bu esnada meydana gelen bir dengesizlik, çok fazla asit ortamına ve midenin kendini koruyamamasına neden olarak yanma hissine sebep oluyor.

Atalarımız, midede yanma hissettiklerinde o an bir lokma ekmek içi yerlermiş. Ekmek içi değil ancak o an bir şeyler yemenin doğru bir metod olduğunu savunan günümüz hekimleri de az fakat sık yemeyi tavsiye ediyorlar. Öğünleri küçülterek sık sık yemenin yakınmaları azaltacağını ifade ediyorlar.

Yemek yemeye daha çok vakit ayırın. Ayaküstü değil de sofrada oturarak acele etmeden yiyin. Acele yemek mide çalışmasına zarar veriyor. Kendinize daha fazla zaman ayırıp yemek yemeyi bir zorunluluk değil de bir keyif anına dönüştürün.

Ağzınıza küçük lokmalar almak midenin sindirim için gerekli salgıları daha kolay üretmesine yardımcı olur. Lokmaları uzun uzun çiğneyin. Bu, midenizde şişkinlik ve ağırlık hissetmemenizi sağlar.


Devamını okumak için tıklayınız

dogru_nefes_almak

Doğru Nefes Almanın Önemi

Nefes almak doğal ve otomatik bir dürtüdür. Farkında olmasak da nefes alırız. O halde nasıl nefes alınması gerektiğini öğrenmek saçma gelebilir. Ancak, alışkanlıklar zaman içinde ve farkında olmadan doğru nefes almayı kişiye unutturabilir! Örneğin doğru nefes almayı önleyen duruşları alışkanlık haline getirdiğimizde kısa nefesler akciğerin maksimum kapasiteyle çalışmasını önleyebilir. Ayrıca yaşadığımız sosyal şartlar sağlığımız ve solunum sistemimiz için tam olarak uygun olmayabilir.

Nefes almak iki nedenle çok önemlidir:
– vücudumuza ve organlarımıza yaşamlarını sürdürebilmeleri için ihtiyaç duydukları oksijeni sağlar
– vücuttan atılması gereken atık ve toksinlerden kurtulma yoludur.

Oksijen vücudun ana ihtiyacıdır: İç organların, bezlerin, sinir sistemi ve beynin çalışması için elzemdir. Besin olmadan birkaç hafta, su olmadan birkaç gün yaşanabilir ama oksijen olmadan birkaç dakikadan fazla yaşanamaz.

Beynin diğer organlara oranla daha fazla oksijene ihtiyacı vardır. Yeterli oksijen almazsa zihinsel bulanıklık, negatif düşünce, depresyon ve ardından işitme ve görme bozuklukları başlar. Yaşlılar ve damar tıkanıklığı olanlar beyinlerine yeterli oksijen gitmediğinden genellikle negatif ve depresif olur. Akut bir dolaşım bozukluğunun kalbe giden oksijeni durdurması kalp krizi, beyne giden oksijeni durdurması da beyin kanamasına yol açar. Yetersiz oksijen almanın yaratabileceği rahatsızlık ve hastalıkların listesi uzun: netice olarak oksijen “kaliteli ve sağlıklı” bir yaşam için çok önemli ve gerekli!

Özellikle oturarak çalışan insanların sürekli yorgun hissetmeleri, sinirli ve verimsiz olmalarının ana sebeplerinden biri yetersiz oksijendir. Uyku düzenlerinde de sorun yaşarlar ve bu nedenle güne kötü başlarlar. Fasit döngüde bağışıklık sistemleri de zayıflar ve sorunlar artarak devam eder. Doğru nefes almak tüm bu sorunları ortadan kaldırabileceği ve dolayısıyla hayat kalitesiyle paralel olarak başarıyı da artıracağı için önemlidir.

Canlılık ve gençliliğin ana sırlarından biri temiz kan dolaşımıdır. Bunu elde etmenin en kolay yolu da soluduğumuz havada saklıdır. Doğru nefes alarak vücudun tüm organlarının doğru beslenmesini sağlayacak ve verimlilik sürelerini artıracak; bu arada daha sağlıklı bir cilde de kavuşacaksınız. Kısaca doğru nefes almak gençleşme sürecinizi başlatacaktır.


Devamını okumak için tıklayınız

Jan

16

otizm

OTİZM

Otizm kelime olarak yunanca ‘Autos’ kendi veya kendine dönük anlamına gelmektedir.
İletişim ve sosyal beceriler alanlarında yetersizlik olarak, sözel, sözel olmayan iletişim ve dil gelişimini içeren yaygın gelişimsel bozukluk olarak kabul edilmektedir. Dünyada ilk olarak 1943 yılında Amerikalı çocuk psikiyatrisi Leo Kanner tarafından ‘erken çocukluk otizmi’ olarak adlandırmıştır.
Otizm;
– Erken dönemde başlıyor ( üç yaş öncesi) ve yaşam boyu devam eden bir özürlülük,
– Sosyal beceriler ( güçlük), dil gelişimi ( iletişimde güçlük) ve davranış alanında ( sinirli ilgi, yineleyici ve rutin davranışlar) uygun gelişmeme ve kayıp.
Otizm birçok alanı etkiler ve süreğen işlevsel bozukluktur.
Otizm bir hastalık değil, bir gelişimsel bozukluktur.
Görülme olasılığı 1000 çocukta 1 kadardır.
Erkek çocuklarda kız çocuklara oranla 4 kat daha fazla görülmektedir.
Otizmin kaynağı psikolojik değil nörolojiktir.
Aile geliri, yaşam tarzı ve eğitim seviyesi otizme yakalanma şansını etkilemez.
Hiçbir etnik grup ve sosyal sınıf gözetmez.

Otizmin Nedenleri

Yaygın gelişim bozukluğu olan bu sürecin nedenleri konusunda birçok varsayım öne sürülmektedir. Neden üzerine araştırmalar devam etmektedir.
Ailesel Faktörler: Ailelerle yapılan araştıralar sonucunda; normal çocuğu olan ailelerle, otistik çocuğa sahip aileler karşılaştırılmış, ancak çocuk yetiştirme becerisi konusunda anlamlı bir fark bulunamamıştır.
Organik- Nöro biyolojik- Biyolojik Anormallikler: %25’ inde frajil ( Kırılgan x) sendromu adıyla bir hastalığın, %1- %3’ünde tüberoz skleroz ( iyi huylu urlar, nöbetler, görme kusurları ve zekâ geriliği ile tanımlanan otozomal baskın kalıtsal bir hastalık) adıyla tanımlanan genetik hastalıkların yol açtığı düşünülmektedir.
Araştırmalar otistiklerin beyin hücrelerinin tuhaf bir şekilde çalıştığını göstermektedir. Beyin hücreleri arasında mesajları taşıyan kimyasal ileticilerin aşırı veya eksik olduğu düşünülmektedir.
Bazı ipuçları genetik nedenlere bağlı olduğunu ve bu nedenler doğrultusunda beyindeki bazı kimyasal yapılardaki dengenin bozulduğunu varsaymakta ve bu varsayım üzerinde çalışmaktadırlar.
Başka bir teoride ise anne rahminde çocuğun beyninin oluşma safhasında yani 3. ve 6. aylar arasında bir farklı gelişim ortaya çıktığın tahmin edilmektedir.
Normal çocuklarla yapılan karşılaştırma çalışmalarında otistiklerin daha fazla doğumdan hemen önce ve doğumdan sonra komplikasyalar yaşadığı saptamıştır.

Otistik çocuklar ip atlama, dans, yüzme, merdiven çıkma gibi büyük kas becerilerin kullanılmasını gerektiren bazı hareketleri taklit etme yetilerinin çok az ya da hiç olmamasına bağlı olarak daha geç öğrendikleri gözlenmektedir. Kâğıt kesme, kutu içine küp atma ve ipe boncuk dizme gibi küçük kas becerileri de oldukça zayıftır.
Otistik çocukların hayal güçleri yoktur.
Otistik çocuklarda ekoli görülebilmektedir.( duyduğu sözcükleri tekrar etme)
Evet- hayır kelimelerin kullanımında güçlük çekerler. Önce hayır kelimesini daha sonra evet kelimesini öğrenirler. Hayır, kelimesini öğrenmeleri bazen 8- 9 bazen ileri yaşlarda görülebilir.
Otistik çocuklarda kendine zarar veren davranışlar görülebilir. ( Saçını çekme, ısırma, yüzünü tırmalama)
Tek tip vücut hareketleri görülebilir.( Kendi etrafında dönme, öne arkaya sallanma, parmaklarıyla havada şekil çizme)
Duruma uygun olamayan tepkiler verirler.( Nedensiz ağlama ve gülmeler, çocuğu anne baba cezalandırdığı zaman gülme tepkisi vermesi gibi)

Otizm tanısı almış çocukların %70’ inde zekâ problemi bulunmaktadır. Otistik çocukların %10-15’inde normal ve normalüstü zekâya %25–35 sınır veya hafifi zihinsel engele ortalama %50’ si ağır zihinsel engele sahiptir.
Otistik tanısı olan bireylerin 2/3’ünde hayat boyu bir diğerinin bakımına ve desteğine ihtiyaç duyar. 1/3’ü kendine yetebilen ihtiyaçlarını karşılayan erişkinler olduğu görülür.
Erken müdahale edilen vakaların %4’ü normalden ayırt edilemeyecek kadar iyileşebilir. %11’i bazı davranış sorunları olsa da iyi gelişimler görülmüştür.
Erken tanı 2,5- 3 yaşlarında konulabilmektedir.
Göz kontağı kuramazlar. Gözlerinize baksalar bile kısa sürelidir veya sizden uzaklara bakıyorlarmış gibidirler.
Bazıları sıcak, soğuk veya herhangi bir acıya karşı oldukça duyarsızdır.
Otistik çocukların çoğu suyla oynamayı ve otomobille gezmeyi severler.

Otistik Çocukların Genel Özellikleri

– Otistik çocukların çoğu tehlikenin farkında değildir.
– Sözcüklerin mecaz anlamlarını anlamada yetersizdirler ve atasözlerini anlamada güçlük çekerler.
– Zıt anlamlı kelimeleri farklı telaffuz ederler ( sıcak- sıcaksız, soğuk- soğuksuz)
– Bazı seslere karşı aşırı duyarlılık gösterirler. ( sevme- korkma)
– Geçmişi ve şimdiyi karıştırma buna bağlı olarak anlamsız gülme ve ağlamalar ( zaman üzüntü ve sevincini köreltmez, geçmiş olayı şimdi oluyormuş gibi hatırlar)
– Zamirleri karıştırırlar.( kendisinden ‘o’ diye söz etmesi gibi)
– Otistik çocuklar hiç beklenmedik zihinsel güçleri bazen gösterebilmekte nasıl işlediğini anlayamadığımız mekanizma ile çok karmaşık bir sözcüğü telaffuz edebilmekte, hiç konuşmayanlar bile bir veya birkaç kez çok anlamlı kendiliğinden bir cümle söyleyebilir.
– Her otistik çocuk farklıdır ve bireysel tedavi programları geliştirilmelidir.
– Kendi başlarına bir şeyler yapmayı tercih ederler.
– Aynı şeyleri yapmayı tercih ederler.
– Araba plakaları veya benzer nitelikte bilgiler fark ederler.
– Sayılar, tarihler, telefon numaraları, günleri akıllarında kolay tutarlar.
– Toplumsallık gerektiren ortamlarda zorluk çekerler.
– Başkalarının fark etmediği ayrıntıları fark ederler.
– İnsanlardan çok nesnelere eğilim gösterirler.
– Sohbetten hoşlanmazlar.
– Yeni arkadaşlıklar edinmekte zorlanırlar.
– Günlük yaşam düzeni bozulursa hayal kırıklığına uğrarlar.
– Taklit gerektiren oyunları oynamada zorlu çekerler.
– İnsan yüzüne ve çevrelerindeki birçok nesneye bakmamalarına karşın hareket eden, dönen ya da parlak olan bazı nesnelere çok uzun bakabildikleri, bazılarının zaman zaman ışıktan rahatsız oldukları hatta karanlık bir odada daha rahat ettikleri görülebilmektedir.
– Kucağa alınma ve biri tarafından dokunulmaya aşırı tepki verebilirler.
– Ellerine yeni bir nesne verildiğinde koklayarak, yalayarak ve parmaklarının üzerinde gezdirerek tanımaya ve keşfetmeye çalıştıkları gözlenebilir.
– Masallara hayali kahramanlara ilgisizdirler. İlgi alanları sığdır. Örneğin televizyonda sadece reklâmları ve müzik kliplerini izlerler ya da aynı şarkıyı bıkmaksızın uzun süre dinleyebilirler.
– Kıyafetlerini uygun sırayla giymeyebilirler. Örneğin kazağın üstüne gömleğini giymeye çalışabilirler.
– Nesnelere bağlanabilirler. Gazoz kapağı, lastik, şişeler, deterjan kutuları, tokalar vb.


Devamını okumak için tıklayınız